Fransa'da gezilecek yerler - Alsas
Güncelleme tarihi: 1 gün önce
Sana bugün harika bir rotadan bahsedeceğim. Burası, Fransa’nın kuzeydoğusunda bulunan, şarapları ve yarı ahşap tarihi evleri ile tanınan Alsas Bölgesi. Eğer tarihten, sanattan, mimariden ve doğadan hoşlanıyorsan ve hatta tarihi kostümlerle ilgili isen bu bölgenin ortaçağ kasaba ve köylerini gezmek belki de hayatında yapacağın en güzel seyahatlerden biri olabilir.
Gezimiz şehir gezisi değil de bölge gezisi olduğundan, önce bölge hakkında bir fikir sahibi olalım: Alsas bölgesi, Rhein nehri ile Almanya’dan ayrılır. Bölgenin başkenti Strasbourg’dur ve diğer önemli şehirleri de Colmar ve Mulhouse’dur. Bunların aralarında ise ovalara yayılmış pek çok irili ufaklı ortaçağ kasabası ve de tabii ki üzüm bağları mevcuttur. Şarap üretimi ve kalitesi açısından çok önemli bir bölge olan Alsas’da, kasabalar ve köyler 15. ve 16. Yüzyıldan kalma yarı ahşap evlerden ibarettir. Bölgede yapılan geziler ‘Şarap Rotası’ diye de anılır. Buralarda yapılmış beton bir bina görmen oldukça zordur. Aynı zamanda Leylek bölgesidir. Hemen hemen her çatıda leylek yuvalarını görebilirsiniz. Gezginler için burası bir nimettir. Leyleği havada gören o yıl hep gezer.
Ben sana kendim planlayarak 1 hafta boyunca gezdiğim kasabalardan bahsedeceğim ki bunlar; Colmar, Kayserberg, Ribeauville, Riquewihr, Eguisheim, Turckheim, Bergheim, Haut-Koenigsbourg kalesi. Araları birbirine oldukça yakındır. Araba kiralayarak gezmek çok verimli bir seyahat yapmana yardımcı olur. Ben öyle yaptım. Hatta şöyle söyleyeyim. 1. gece Colmar, 2. ve 3.gece Riquewihr, 4.gece Eguisheim ve 5. Gece de Basel’de kaldım. Bu sıralama ile çok rahat gezdim.
Sen bu doku içindeki diğer şehir ve kasabaları da görmek istersen bunlar; Strasbourg, Mulhouse, Selestat, Guebviller, Neuf-Brisach, Obernai olabilir. Bunları da bir incele derim.
Colmar
Alsace’daki en iyi korunmuş şehirlerden birisidir. Şehir; 16. Yüzyılda, ortasındaki nehir üzerinden şarap ticaretini yaparak çok iyi günler yaşamış. Şu anda ise özellikle de Aralık ayında Christmas dolayısıyla turist akınına uğruyor. Ben Mayıs ayında da çok sevdim. Burada büyük bir eski şehir bölgesi var ve yürümeye devam ettiğinizde Küçük Venedik isimli semte geçiyorsunuz ki tam fotoğraflık. Colmar’da yemek konusunda seni uyarmak istiyorum. Restoranlar, barlar ve kafeler sadece öğlen ve akşam saatlerinde hizmet veriyor ve bunu da epey kısa tutuyorlar. Öğleden sonra bir kafeye oturduk ve sadece içki servisleri olduğunu söylediler. Yemek servisi saat 18:00’de açılıyormuş. Ancak biz akşam 21:00 gibi tekrar restoranların olduğu merkeze gittiğimizde hepsi ya servisi bitirmiş ya da kapanıyorlardı ve hiçbiri bize bir kuru ekmek bile vermedi😊 Zaten gündüzden de bir şey yemediğimiz için sokak sokak dolaşarak açık bir yer aramaya çalıştık ancak saat de gittikçe ilerlediği için bulmak da imkansızlaşıyordu. Sonra bir sokakta, duvarında Galata Kulesi resmi olan bir restoran gördüm. Pizzacıydı. Kapanmıştı ve sahipleri önünde oturuyorlardı. Tabii ki Türkler idi ve durumu anlatınca hemen bize çok güzel yemekler hazırladılar. Kendilerine her zaman minnettar kalacağız.
Kahvaltı için veyahut da güzel pastalar yemek için Boulangerie Feuillette bize tavsiye edildi ki gerçekten de müthiş. Her şeyini beğendik ama bir taze fındıklı ekmeği var ki unutulmaz bir lezzet.
Colmar
Kayserberg
Colmar’da kaldığımızın ertesi günü Riquewihr köyüne geçecek ve birkaç gün orada konaklayacaktık. Kayserberg ise yolumuzun tam üzerinde olduğu için rotayı bu şekilde ayarlamıştık zaten. Kayserberg girişindeki otoparka arabamızı koyduktan sonra hemen oradaki ana yoldan aşağı doğru yürümeye başladık. İki taraflı çok güzel evler, şarap tadım yerleri ve hediyelik mağazaları var. Ama çok fazla değil. İnsanı boğmuyor. Yolu devam ettiğinde bir nehrin üzerinden geçiyorsun ve oradan sağa doğru dönersen yine aynı güzellikte bir caddeden yürüyorsun. Kayserberg, Colmar kadar büyük değil. Sonuçta bir şehir de değil aslında. Ancak kalmak ve güzel vakit geçirmek için çok uygun ve sevimli bir yer.
Kayserberg
Riquewihr
Kayserberg’den devam ederek kalacağımız köy olan Riquewihr’e geldik. Köye yaklaşırken tepeden köyün sonsuz üzüm bağları ile çevrili olduğunu görüyorsun ve bağların arasındaki şirin evleri ve de çatılarını fark ediyorsun. Durup bir fotoğraf çekmemek mümkün değil. Köy tam anlamıyla ortaçağdan kalma şirin bir yer. Arnavut kaldırımı sokakları, birbirine bitişik iki üç katlı tarihi evleri ve şarap tadım mekanları ile çok değerli ve kendine has bir görüntüsü var. Küçük bir köy yani gezmek istiyorum ve güzel bir kafede/restoranda vakit geçirmek istiyorum dersen 1 gün yeter. Ancak kalmak için uygun ve pek çok yere de kolayca gidebileceğin bir merkezde. Biz burada kalırken bir gün sabahtan çıkıp Ribeauville – Bergheim – Haut-Koenigsbourg kalesi’ni gezdik.
Konaklamak için Laterale Residence’ı seçtik. Tarihi bir evde kalmak zaten benim için heyecan verici bir deneyim her zaman. Sahipleri olan Agnes ve Thierry inanılmaz cana yakın ve sevimli bir çift. Ayrıca Alsas ile ilgili bir kitapçık bastırmışlar ve orada kalanlara veriyorlar. Alsas’ın mimari, kültürel tarihi ile ilgili çok değerli bilgiler var. Binada ücretli olarak kullanabileceğiniz bir hamam/sauna da var. Kahvaltısı çok güzel. Avlusu çok şirin. İstersen çıkıp orada da vakit geçirebilirsin. Arabanla evin önüne kadar girip eşyalarını bırakma hakkın var. Ondan sonra da sana nerelere ücretsiz park edebileceğini tarif ediyorlar ve çok da uzak olmayan bir yerde rahatlıkla park edip tatilini yapıyorsun. Hatta nereye park edebileceğin ile ilgili bir kroki bastırmışlar ve arkasında da yine en popüler restoranlarla ve bunların tarzları, hangilerinin rezervasyon istediği vs. ilgili başka bir kroki var. Tatilinizi epey kolaylaştırıyorlar.
Riquewihr
Ribeauville
Riquewihr’den araba ile 5 dakikada gelebileceğin bu çekici kasabada; güzel butiklerden alışveriş yapabilir, hoşunuza giden güzel bir restoranda yemek yiyebilir veya market alışverişi yapabilirsiniz. Yani Riquewihr’e göre biraz daha hareketli bir yer. Hatta bir Türk dönercisi de var. Ben normalde yurtdışında Türk yemeklerini pek tercih etmeyip gittiğim ülkenin yemeklerinden tatmayı isterim. Her şeyi yiyemesem de illa yiyecek bir şeyler bulurum ancak Alsas bölgesinin yemeklerini pek ağız tadıma uygun bulmayınca Türk lokantası gördüğümde epey sevindim. Belki sen de değerlendirmek isteyebilirsin. Ribeauville girişinde büyük bir otopark var ve sanırım ücretsiz. Yani biz herhangi bir otomat ya da bir bariyer vs. görmedik. Ancak öğleden sonra yer kalmıyor. Sabahtan gittiğimiz için rahat park ettik. Çıkarken epey dolmuştu.
Ribeauville
Bergheim
Açıkçası yarım saatte gezebileceğiniz, sessiz sakin, huzur dolu küçük bir kasaba. Ancak uğramaya değer ve güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Girişte arabanıza rahatlıkla yer bulabilirsiniz. Biz biraz gezdikten sonra bir kafede oturup bölgenin şaraplarından tattık ve yine buraya çok da uzak olmayan Haut-Koenigsbourg kalesine doğru yola koyulduk.
Bergheim
Haut-Koenigsbourg Şatosu
1147 yılında inşa edilmiş ve yüzyıllar boyunca savaşlardan, yağmalardan ve yangınlardan büyük hasarlar görüp defalarca tamir görmüş. Bir ara Alsas bölgesi Almanya’ya geçtiğinde Almanya bu kalenin de sahibi olmuş. Daha sonraları tekrar Fransa'ya geçmiş. Kale, Vosges dağının üzerinde, ormanlarla çevrili ve aşağıdaki Alsas ovasında pek çok köy ve kasabayı görebileceğin harika bir manzaraya sahip bir şekilde yükseliyor.
Şato; başta, 20.yüzyılın en önemli filmlerinden sayılan ‘’Büyük Yanılsama’’ (La Grande Illusion) (1937) olmak üzere pek çok ünlü filme ev sahipliği yaptı. Bu film vatanseverlik mesajı vermemesi üzerinde önce Fransa’da sonra da Almanya’da yasaklanmıştı.
Her kaleyi girip gezmiyorsan bile burayı gezmeni tavsiye ederim. Giriş ücreti yetişkinler için 12euro. Ancak çeşitli aile seçenekleri vs. var. Internet sitesinden bakabilirsin. İnternetten alırsan biletini yazdırman tavsiye ediliyor. Biz direkt olarak kaleden aldık. Mayısın ilk haftasıydı ve sıra yoktu.
Biletini online almak istersen link:
Haut-Koenigsberg Kalesi
Turckheim
Gayet güzel ve şirin bir kasaba olmasına rağmen pek turist göremedik. Sakin sakin sokakları gezdik. Sokaklar bittiğinde duvarların hemen ötesinde yine tipik Alsas karakteri gereği üzüm bağları var tabii ki. Burayı da epey beğendik. Kasabanın başlangıcındaki kemerli kuleden girmeden hemen önce sağda otopark var. Ücretsiz ve biz sabah gittiğimiz için kolaylıkla yer bulduk. Ancak öğlene doğru biz çıkarken yer kalmamıştı. Yerlileri çoğunlukla burasını kullanıyor. Bu kasabaya girdikten beş dakika sonra çok güzel bir otel binası göreceksin. Evet, Alsas’da tüm binalar aynı tarzda inşa edilmiş ama bunun ince zevkine hayran hayran bakmaktan kendimi alamadım. Tüm kasabayı bir saat içinde rahatlıkla dolaşabilirsin. Buraya bir tam gün ayırma. Geçerken uğra. Ana cadde (aslında dar bir sokak) üzerindeki birkaç dükkandan bir tanesi pastane ve eğer tatlı seviyorsan buradaki limon şeklindeki pastayı da şiddetle tavsiye ederim.
Turckheim
Eguisheim
İşte Alsace bölgesindeki en beğendiğim yerlerden biri geliyor. Yuvarlağa yakın oval şekliyle ovanın ortasında yer alan sevimli kasaba. Kasaba’nın gezilecek tarihi yolu tam da bu sınır çemberinin içinde yer alıyor. Bu yolu tam anlamıyla yürümen için çakıltaşı patikayı takip etmen gerekiyor. (Bizim deyişimizle Arnavut Kaldırımı yol😊) Eğer yürüdüğün yol çakıltaşı değilse o zaman yoldan saptın demektir. Bu tarihi yolu adımlarken, ‘’epey uzağa gittim, bir yerlerden geri döneyim’’ hissine kapıldığın anda aslında başladığın yere vardığını görüyorsun ya da başlangıç noktasına geldiğini anlayamadan bir tabela görüyorsun ve tabeladaki paragrafın sonunda ‘’Daireler çizdiğini fark etmeden tekrar buradan geçeceksin’’ yazıyor. 😊 Yol çok uzun olmamasına rağmen ilerlemen biraz vakit alabilir çünkü eminim ki pek çok noktada fotoğraf çekmek için duraklayacaksın.
Eguisheim; Alsace bölgesi içinde kalmak için en uygun yerlerden biri. Çünkü bazı kasabaların aksine burada restoranlar, kafeler, barlar, şarap tadım mekanları, birkaç butik ve market bulabilirsin. Tourism Information ofisi bile var. Üstelik bu mekanlar dip dibe ve yan yana sıkışık bir şekilde değil. Sayıları tam kararında. Böylece kalabalık ve gürültüden bunalmıyorsun.
Eguisheim
Alsas'da hoşuma giden minik ayrıntılar:
Çoğu köy ve kasabada otel ve restoranların ve bazen de evlerin kapılarının yanında, engelli vatandaşlar için yapılmış yerden yarım metre yüksekte ziller var.
Bir de binaların üzerindeki küçük ayrıntıları sevdim. Şu penceredeki ayrıntıya dikkatle bakar mısın? :)
Görmediğime Pişman olduğum yer Écomusée d'Alsace: Burayı ilk başta listeme almama rağmen ziyaret etmekten sonradan vazgeçtim. Tüm Alsas’ın zaten eskiden kalma evlerle dolu olduğunu düşündüğümde oraya gitmeye gerek görmedim. Ancak döndükten sonra yorumları okuduğumda pişman oldum. Her giden çok memnun kalmış. Bence bir araştır ve hoşuna giderse bir uğra. Bana da ne düşündüğünü bildirirsen sevinirim.
Alsas Yemekleri: Normalde yiyecek içecek odaklı bir gezi yazısı zihniyetim yok. Ancak burada söylenmesi gerekli birkaç şey olduğunu düşünüyorum. Alsas mutfağı ile bildiğimiz Fransız mutfağının bir benzerliği yok. Bunu Alsaslılar kendileri söylüyorlar zaten. Pek çok şeyi rahatlıkla yiyebilsem de Alsas mutfağında biraz zorlandığımı söyleyebilirim. Yurtdışında et yemediğim için ancak patatesli, peynirli, mantarlı gibi seçeneklerle devam etmeme rağmen yine de yemeklerden pek keyif alamadım maalesef. Tabii ki oraya kadar gittikten sonra yapacak fazla bir şey yok. Kahvaltıları ise peynir seçiminize dikkat ettikten sonra gayet güzel. Çünkü o harika tereyağlarından yiyorsun ve şanslıysan ev yapımı değişik reçellerden tadabiliyorsun. Tatlıları ve ekmekleri ise gerçekten güzel.
Comments