Romanya'da gezilecek yerler Transilvanya
Güncelleme tarihi: 15 Eyl
12 yıl önce sonbaharda Romanya’ya gittiğimde Bükreş ve Transilvanya turu yapmış ve daha ilk günden bu harika ülkeye aşık olmuştum. O zamandan beri de tekrar gitmek için defalarca harekete geçtiğim ve bilet aldığım halde hep bir sebeple bileti iptal etmek zorunda kaldım. Ve en sonunda bu yıl Ekim ayına aldığım bileti, sonradan aldığım vize süresi dışında kalması sebebi ile Ağustos ayına çekerek tekrar gitme fırsatını yakaladım. Yaz mevsiminde gidersen yemyeşil bir ülke göreceksin ancak ben Kasım ayında gördüğüm sarı turuncu manzaraları daha çok seviyorum. Sonbahar dediğime bakmayın bu arada Kasım ayı inanılmaz derecede soğuk oluyor.
Bükreş havalimanına iner inmez daha önceden kiralamış olduğum arabayı alarak gezimize başladık ve sonuç olarak 8 günlük harika bir Romanya turu yaptık. Romanya’nın hakkını vermek için mümkünse araba kiralamak gerektiğine inanıyorum. Bu şekilde hiçbir güzelliği kaçırmazsın. Her şehrin ve köyün arası minimum 30 dakika, maksimum 2 saat olduğundan otobüs veya tren ile seyahat etmek bu güzel ülkenin bazı hazinelerini kaçırmana sebep olabilir.
Daha sonra da aşağıda tek tek anlatacağım. Aynı turu yapmak istersen sana çok yardımcı olacak. Gezdiğim kasaba ve şehirler ile hangilerinde kaldığımı aşağıda görebilirsiniz.
Sinaia: 1 gece
Bran
Braşov:2 gece
Viscri
Sachiz
Sighişoara
Biertan: 1 gece
Sibiu: 1 gece
Dacian Fortress: 1 gece
Bükreş: 1 gece
Bükreş’de arabayı alıp hiç durmadan Sinaia’ya devam ettik. 1 Gece Sinaia’da kaldık ve sabah da bu şehri gezmekle başladık turumuza. Sinaia şehrini ve kalelerini 2-3 saatte gezip 1-1,5 saat uzaklıktaki Bran kalesine gittik. Bran kalesi; Kont Dracula kalesi olarak da tanınıyor. Oradan devam ederek Braşov şehrine vardık. Burada 2 gece kalıp şehrin hakkını verdik. Braşov’dan sabah yola çıkap Viscri ve Sachiz köylerini ziyaret ettikten sonra Sighisoara’ya vardık. Oradan da yola çıkıp akşamüzeri Biertan’da kaldığımız otele gittik. Bugün içinde Viscri, Sachiz, Sighisoara ve Biertan’ı ziyaret etmiş olduk. Ertesi sabah Biertan’daki kaleyi gezip yola çıktık ve Sibiu’ya gittik. Tüm gün ve gece bu şehri gezdik. Ertesi sabah ise dağlık Sarmizegetusa bölgesinde bulunan Dacian Fortress’e doğru yola çıktık. Burayı ziyaret ettikten sonra harabelere çok yakın bir dağ otelinde kaldık. Otelden Bükreş’e doğru yola çıktık. Ancak 5 saat 45 dakika görünen yolu, yapılan bir çalışmadan dolayı 8,30 saatte tamamladık. O yüzden uçuşumuzun olduğu gün yerine uçuşumuzdan bir gece önce Bükreş’e dönme kararımız için kendimizi tebrik ettik. Bükreş’te de 1 gece kaldık. Vardığımız gün akşamüzeri ve ertesi gün de 4-5 saat Bükreş’i gezdik.
Daha önceki gidişimde ise bunlara ilaveten Fagaraş kalesini de ziyaret etmiştim. Bu da rotaya eklenebilir.
Romenlerin bir sözü vardır:
‘’Transilvanya’yı görmeyecekseniz neden Romanya’ya geliyorsunuz ki?’’
Çok ama çok haklılar. Kendilerine tamamen katılıyorum.
Sinaia:
Romanya’nın bu küçük ve tarihi şehri ormanın içine inşa edilmiş güzel bir kent. Transilvanya bölgesinin başlangıcına çok az bir yol kalmışken Sinaia’ya varıyorsun. Ancak bu şehir Transilvanya bölgesinde sayılmıyor. Burada yapılacak en önemli şey Peleş ve Pelişor kalelerini ziyaret etmek. Peleş ve Pelişor şehrin hemen içinde ormanlarla kaplı bir tepenin üzerinde bulunuyorlar ve muhteşem bir manzaraya sahipler. Araba ile navigasyonu ya da tabelaları takip ederek ilk etapta Peleş/ Pelişor otoparkına varıyorsun. Ancak buraya sadece 10-15 araç sığabiliyor ve yukardaki otoparkların bolluğunu bilmeyenler burada durup yarım saat bir araba çıksın diye bekliyorlar. Üstelik de buradan kaleye 1 km. yürümen gerekiyor. Boşver yürüme. Direkt daha yukarıya doğru sür arabayı. Orada kalenin üst kısmına varacak ve içinde birkaç büyük otopark göreceksin. Oraya arabanı koyup rahat rahat kalelere var. Arabanı koyduğun yerde de sakson tarzı çok güzel bir bina ve altında kafe, tuvaletler vs. var. Buradan sadece yüzelli metre yürüyüp kalelere varabilirsin. İster benim gibi Sinaia’da konakla ister oradan geçen bir yolcu ol, bir tepede orman içine kurulmuş bu kaleleri ve bahçelerini ziyaret etmeden sakın Sinaia’dan geçme. Kale ziyareti arkasından tekrar aşağıya inerek arabayı bir yol kenarına park edip şehri yürüyerek rahatça gezebilirsin. Şehir de insanı kendine hayran bırakacak kadar güzel. Sakın atlama şehri gezmeyi.
Peleş ve Pelişor kaleleri Pazartesi ve Salı günleri kapalı olup her birine giriş 30 lei. (2023)
Peleş ve Pelişor kaleleri
Cantacuzino Kalesi, Buşteni
Çok önemli bir mimara yaptırılan bu kalenin yapımı 1911 yılında tamamlanmış. Çok eski olmamakla birlikte o zamanlar hem estetik olarak ve hem de elektrik ve suyun konforlu bir şekilde kullanımda olmasıyla da dikkat çekmiş. Bu yıl ise (2023) dünyada seyretme rekorları kıran Wednesday dizisinin çekim yeri olduğunu da belirtmek isterim. Tabii ki çocuklar için Wednesday temalı turlar ve ayrıca bahçede de güzel fotolar çekilebilecekleri öğeler var.
Cantacuzino Kalesi
Bran Kalesi (Kont Dracula Şatosu)
Her ne kadar tüm dünya tarafından kan emici Kont Dracula şatosu olarak bilinse de Romanya’nın bu kaleyi bu şekilde reklam etmek istediğini sanmıyorum. Çünkü onu yani Vlad Tepeş’i kurtarıcı (Osmanlı’dan) olarak görüp ona saygı duyuyorlar. Dolayısıyla kalenin içinde bu kont kimliğini hatırlatan çok fazla bir şey göremezsin. Sadece küçük bir odada bu efsane ile ilgili bir vampir illüzyonu ve bir iki eşya var. Bu efsane ile ilgili bir heyecanla gidiyorsan hayal kırıklığına uğrayabilirsin. Ben sonbaharda gittiğimde rahatça girmiştim ancak bu sefer ziyaret zamanımın Ağustos ayı olmasından dolayı kale çok kalabalıktı ve hem girmek için 1 saate yakın bekledik ve hem de içerideki gezimiz de dışardaki sıramız ile aynı akışta devam etti. Aynı kuyruk ile kapıdan girdik aynı kuyruk ile devam ettik ve aynı kuyruk ile sırayı hiç bozmadan dışarı çıktık. Mümkünse ya sabah erken git ya da yüksek sezonda gitme. Bu arada kale Brasov şehrine çok yakın. Brasov’da kalırken yarım gün için buraya gezmeye gelebilir veya oradan günlük bir tur ile de gelebilirsin.
Bran Kalesi
Braşov
Transilvanya’nın bu güzel ve eğlenceli şehri en çok turist çeken kentlerden biri. Yazın gidersen çeşitli festivallere konserlere katılma şansı bulabilirsin. Sonbaharda ise şehrin güzelliğine hayran kalarak gezersin. Şehrin görülmesi gereken noktalarına yürüyerek ulaşabiliyorsun. Old city merkezinde; Konsey Meydanı (Piata Sfatului) ve aynı zamanda tarih müzesi de olan Konsey binası (Casa Sfatului) bulunuyor. Hemen yakınlarında Kara Kilise’yi (Biserica Negru) zaten göreceksin. Arka sokaklarında ise dünyanın en dar sokağı olduğunu söyledikleri bir sokak var. Başka ülkelerde çok daha darları var ama bu da çok sevimli. İp Sokağı anlamına gelen Strada Sforii’yi kara kilisenin biraz arkasında bulabilirsin. Konsey meydanından caddeye doğru baktığında Mureşenilor Evini (Casa Mureşenilor) görürsün. Bu evi ziyaret edersen Braşov’un köklü, geleneksel ve varlıklı bir ailesinin evini ve eşyalarını görüp onların yaşadıkları hayat hakkında bir fikir sahibi olabilirsin. Eğer müsaitse oradaki eski zaman elbiselerini giyip fotoğraf çektirebiliyorsun. Buradan on – onbeş dakika yürüyerek (biraz da tırmanarak) ulaşabileceğin ve 1494 da yapımları tamamlanmış olan Beyaz Kule (Turnul Alb) ve Kara Kule (Turnul Negru) ise sana çok güzel Braşov manzaraları sunacak. Önce Kara Kule’ye varıyorsun. Orman içinden yokuş yukarı yürüyerek ulaşabilirsin. Kara Kule’nin içine giremiyorsun ancak önünden çok güzel kent fotoğrafları ve videoları çekebilirsin. Kara Kule’den devam ederek Beyaz Kule’ye varabilirsin. Bu yapıya da girilmiyor. Aynı şekilde manzara fotoları çekebilirsin. Benim fikrimce Kara Kule’ye çıkmak yeterli. Manzara da çok değişmiyor ve zaten içlerini de göremiyoruz. Gidiş geliş için ağaçlık patika yolu veya merdivenleri tercih edebilirsin. Merdivenler biraz dik ve dar. Biz yolu tercih ettik. Braşov’da gezinti yaparken yolunu Schei Kapısı (Poarta Schei)ve Catherine Kapısına (Poarta Ecaterina)çevir. 1559 da yapılan Catherine kapısı daha sonraki iki yangın ile zarar görse de her seferinde yenilenmiş. Bu kemerler birbirine çok yakın neredeyse yan yana diyebiliriz. Beth Israil Sinagogu da orada. (Sinagoga Neologa) Üçünü aynı yerde görebilirsin. Catherine Gate çok sevimli bir bahçe içinde yer alıyor. Schei Gate ise yolun üzerinde bulunuyor. Karşı köşelerinde ise Tourist Information var. İçeri gir ve haritanı al.
Biraz daha yukarı yürüdüğünde ise Piata Unirii’ye ulaşacaksın. Bu meydanda İlk Romen Okulu müzesini (1495) ziyaret edebilir hemen yanında 1495 yılında yapılmış olan Aziz Nikola Kilisesini Biserica Sfantul Nicolae) görebilirsin.
Ayrıca şehrin dört bir tarafı burçlarla çevrili ve belirli periodlarda kuleler var. Gezin esnasında bunlardan birini veya birkaçını da ziyaret edebilirsin.
Eski şehir merkezinin sadece yayalara açık olan çarşı caddesinde yürürken Piana Vyshnia' da muhakkak vişne likörünü dene. Yaz ise soğuk ve kış ise de sıcak olanı tercih et. Lviv'e gidenleriniz aynı likörcüyü hatırlayacaklardır. Dikkat çekmemesi imkansız. Kıpkırmızı bir dükkan.
Bonus: Bu yazdıklarım Braşov’da görülecek yerler olarak listelenebilir. Ancak Braşov yapısı itibariyle sokaklarında serbestçe ve bir hedef olmadan gezebileceğin harika bir şehir. Bu yazdıklarımı aynı bu sırada görmek için bir rota çizebilirsin. Fakat en güzel gezme şekli bu rotadan sonra kentin dar sokaklarında gezmek ve uzun uzun yürümektir. Biz, ’Tourist information’dan çıktıktan sonra daha yukarılara uzun bir yürüyüş yaptık. Kimselerin geçmediği sokaklara ve hatta dik yokuşlara girdik. Her sokağı ve evi ayrı güzeldi. Dönüşte de Piata Unirii’ye ulaştık. Başka bir gün de Konsey Meydanından tam ters istikamete doğru yürüyüş yaparak içinde bir caz festivalinin yapıldığı çok güzel bir parka ulaştık. Vaktin varsa bunları da deneyebilirsin.
Braşov
Viscri ve Sachiz Köyleri (Unesco Dünya Mirası)
Braşov’dan Sighişoara’ya giderken yol üzerinde iki tane harika köy var. Viscri ve Sachiz. Her iki köy de Unesco Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Her ikisinin de kendine has güzellikleri var ve birbirlerine benzemiyorlar. Dolayısıyla her ikisine de uğramanı öneriyorum. Ancak gel gör ki öğlen saatlerinde köyler kalabalıklaşmaya başlıyor çünkü pek çok yerden bu köyleri görmeye geliyorlar ama merak etme bol bol otopark var köylerde. Yine de ortalık sakin iken gezmek ve içinde kalabalıkların olmadığı fotoğraflar çekmek istiyorsan biraz erkence gitmek çok daha iyi olur. Biz öyle yaptık.
Viscri köyü; içinde çok şirin evlerin olduğu güzel bir köy. Kalesine muhakkak çık. Hem görüp göreceğin en güzel kalelerden biri ve hem de manzarası çok güzel. Girişinde çok eski bir kilise var ve oradan kuleye çıkabiliyorsun. Merdiven biraz dar, biraz dik ve biraz karanlık olsa da çıkmaya değer. Köyde görülmeye değer bir diğer mekan ise Prens Charles’ın evi. Kendisi buraya gelip köyü beğenmiş ve büyükçe bir evi almış. (Romanya ile kan bağı varmış.) Ev; içinde genişçe bir avlunun olduğu kare şeklinde bir kompleks gibi. Burayı restore etmişler ve şu anda gezilebiliyor. Kaleye çıkan geniş yolda soldaki çivit mavi ev. Git ve kapıyı itip içeri gir. Avluya giriyorsun öncelikle ve makul bir ödeme yapıp evi ziyaret edebiliyorsun. Evin arka tarafında ise küçük bir dere ve gölet, ahşap bir köprü ve sazlıklar var. Orayı da kaçırma sakın!
Viscri
Sachiz köyü; Viscri’den çıkıp Sighişoara’ya doğru 20 dakika daha araba ile yol aldığınızda Sachiz’e ulaşıyorsun. Köyü zaten çok şirin bulacak ve gezeceksin. Ama ben sana köyde kesinlikle atlamadan geçmen yeri tarif edeceğim şimdi. Bu köyde cennetten küçük bir köşe var. Köy meydanından girip sola doğru dönerek yoldan yürü. Bir dere ve köprüden geçtikten hemen sonra sol tarafta mavi kapılı ve üzeri sarmaşıklarla kaplanmış evi göreceksin. Evin hemen yanında başka bir ahşap kapı daha var. Oradan içeri gir. İçinde çeşit çeşit çiçeklerin bitkilerin olduğu bahçede bir küçük atölye ile bir de cafe var. Tabii ki binalar tipik Romen evleri. Huzur içinde burada oturup kahveni içebilir ve harika bahçede pek çok fotoğraf çekebilirsin. Burada biraz arkaya doğru yürüdüğünde dereye inen kütükten basamaklar, bir hamak ve küçük bir bahçe daha göreceksin. Benim Romanya’da gördüğüm en güzel mekanlardan biri burası. Sadece burayı ziyaret etmek için bile Sachiz’e gidilir.
Sachiz
Sighişoara
6.yüzyılda kurulmuş olan şehir; Arnavut kaldırımlı sokakları, dokuz adet kulesi ve surları, küçük evleri ve güzel kiliseleri ile Avrupa’daki en iyi korunmuş tarihi şehirlerden biridir ve Unesco Dünya Mirası listesindedir. Araba ile gidersen arabanı aşağıdaki otoparka bıraktıktan sonra yoldan ya da koru içindeki merdivenlerden 5 dakikada şehre çıkabilirsin. Burada güzelim sokakları dolaşırken bir yandan da Kont Dracula’nın evini, 14.yy’dan kalma Saat kulesini, Venedik evini ve en tepedeki kiliseyi ziyaret edebilirsin. Tepeye çıkacağın Örtülü Merdivenler de 1642 yılında 300 basamak olarak inşa edilmiş, ancak şu anda 176 basamaktan oluşuyor. Ancak çok zor değil. Kulelerden bazıları da ziyaret edilebiliyor. Akşam saatlerine kadar çok hareketli olan meydan havanın kararmasıyla epey sakinleşiyor. Eğer burada kalmaya karar verirsen sakin halini daha çok beğeneceğini düşünüyorum. Ben 10 yıl önce bu saatlerde gitmiştim bu şehre ve kalabalık haline göre çok daha fazla sevmiştim.
Sighişoara’ya Romanya’nın pek çok şehrinden ve Budapeşte’den günlük trenler olduğu gibi otobüs hatları da mevcut.
Sighişoara
Biertan
1283 yılında kurulmuş bu köy, Romanya’daki pek çok yerleşim yerine göre çok daha eskidir. Çevresinde üzüm bağları vardır ve çok güzel bir vadinin ortasında yer almaktadır. Biertan’a giden karayolu bile, köye yaklaştıkça, insanı ayrı bir dünyaya girdiğine dair bir hayale sürüklüyor. Köyün tam ortasında 15. Yüzyılda yapılmış kilise ve kale duvarları bulunuyor. Bu kale duvarlarının içindeki avluda bir de Evlilik Hapishanesi bulunuyor. İçinde bir masa, bir tabak, bir kaşık ve bir yatak bulunan küçük bir odadan ibaret olan bu hapishane; geçinemeyen çiftler için bir terapi yeri gibi. Bu çiftler boşanmak için piskoposa başvurduğunda çiftleri birkaç hafta için bu odaya kapatıyorlar. Başka hiç kimseyle görüşmeyen bu çiftlerin evliliklerinin düzelmesini bekliyorlar. İşe yaramış sanırım ki 300 yılda sadece bir boşanma olmuş. Kalenin tam girişindeki restoranda güzel lokal yemekleri tadabilir ve ev yapımı Biertan şarabından içebilirsin. Ancak biraz sert bir şarap 😊 Uyarayım şimdiden.
Biertan
Sibiu
Bu kent, 12. yüzyılın ortalarında Saksonların yerleştiği ve zamanla geliştirdiği bir yerleşim yeri. Romanya’daki Sakson şehirlerinin de başkenti sayılıyor. Ancak aslında şehrin kurulması çok daha eskilere dayanıyor. Şehrin Neolitik çağda kurulduğu söyleniyor. Bu da günümüzden 8.000 ila 12.000 yıl öncesini işaret ediyor. Epey eski değil mi? Şu anda da Sibiu, Romanya’nın kültür başkenti olup burada sık sık festivaller, gösteriler, konserler gibi etkinlikler düzenlenmektedir. Modern şehrin yanı sıra eski şehir merkezi tam ortada büyük bir alan kaplıyor. Yukarı Şehir ve Aşağı Şehir bölümleri var ve her ikisinde de pek çok dar sokaklar, meydanlar, merdivenler ve geçitler bulunuyor. Yaz ve kış, gece ve gündüz hareketli olan bir şehir burası. Eğer yazın ortasında bir haftasonu Sibiu’da isen akşam yemeği için bir yer bulmakta zorlanabilirsin. Burada görülebilecek yerler; Yalancılar Köprüsü, St. Mary’s Parish Kilisesi, Brukenthal Sarayıdır. Sokakları ve geçitleri gezmek ise zaten oldukça zamanını alacak.
Sibiu
Corvin Kalesi, Hunedoara
Transilvanya’nın yaşayan efsanesi olarak da bilinen Corvin Kalesi güneydoğu Avrupa’nın en büyük kalesidir. 14. Yüzyılda inşa edilmiş, geçen zaman içinde her yüzyılda kaleye yeni bölümler eklenmiş ve eski kısımlarından bazıları da değiştirilmiştir. Sonuç olarak Corvin kalesi günümüze kadar çok iyi korunarak gelmiştir. Kaleyi Macaristan kralı Sigismund’dan satın alan Voicu kaleye hiçbir ek yapmamış ancak oğlu Ioan de Hunedoara (yani bizim bildiğimiz gibi söylersek Hünyadi Yanoş ) kaleyi epey büyüterek orta Avrupa’nın hatırı sayılır kaleleri içinde yer almasını sağlamıştır. Kalenin sembolü ise ağzında altın yüzük tutan kuzgundur.
Kazıklı Voyvoda da (Vlad Tepeş) bu kalede 6 yıl esir kalmış. Pek çok sinema ve reklam filmine ve ayrıca belgesellere ev sahipliği yapmış olan kaleyle ilgili çeşitli efsaneler de var. Bunlardan birinde; Yanoş, kalede esir tutulan 3 Türk’e bir su kuyusu yaparlarsa onları serbest bırakacağını söyler. Esirler uzun yıllar boyunca kazarak 30 metre derinliğinde bir su kuyusu yaparlar. Ancak onlara söz veren Yanoş ölmüştür ve karısı ise bu sözü tutmaz ve onları serbest bırakmaz.
Corvin Kalesi
Çingene Sarayları, Haşdat, Hunedoara
Şimdi sana muhakkak görmen gereken ancak neredeyse hiçbir yerde bunların varlığına dair bir bilgiye rastlayamayacağın bir mekan tavsiye edeceğim. Çingene Sarayları. Çok ilginç ve Japon tapınaklarına benzeyen kat kat çatıları olan, 4-5 katlı ve çok süslü malikaneler bunlar. Bırakın internette bilgi bulmayı, Google Maps’de bile bunlarla ilgili ne bir fotoğraf ne bir belirti var. Dolayısıyla bu bloğu okumadıysan bunların varlığı hakkında bilgi sahibi olman neredeyse imkansız olurdu. Ben bunları nasıl keşfettim peki? Corvin kalesinden yola çıkarken navigasyonumu Dacian Fortress’e ayarladım. Beş on dakika kadar yol aldıktan sonra yol üstünde sağda bu tuhaf binalardan birini gördüm. Eğer düz devam etseydim o kadarla kalacak ve Çingene Sarayları ile ilgili hiçbir bilgim ve fikrim olmadan gezime devam edecektim. Ama her zaman merakımın peşinden giderim ve o gün de öyle yaptım. Binayı görür görmez etkilendim ve sağdaki dar yola girerek arka tarafta nasıl bir yer olduğunu görmek istedim. Bu çok süslü, parlak ve tuhaf çatılı binalardan çokça bulunan bir köy yoluna girdim. Köy deyip geçmeyelim. Daracık bir sokağın iki tarafında malikaneler var. Bazıları tek katlı ama onların da süsleme bakımından büyük olanlardan aşağı kalır yanları yok. Ancak halkı bize biraz korkutucu geldi açıkçası. O yüzden arabadan inmeden foto ve video çektik ve hemen geri dönüp yolumuza devam ettik. Arabayla seyahat ediyorsan muhakkak burayı bulup bir göz at derim. Epey araştırdıktan sonra bu caddenin Haşdat da olduğunu anladım. En azından navigasyona bunu girerek orayı bulabileceğini düşünüyorum.
Çingene Sarayları
Dacian Fortress – Sarmizegetusa Regia
Unesco dünya mirası listesinde bulunan ve Oraştie dağlarında yer alan Sarmizegetusa Regia, M.Ö 1. Yüzyılda Dacia krallığının ikinci başkenti olup 6 adet Dacia tahkimatından birisidir. Başlangıçta bu kaleyi çok daha küçük yapmayı planladılarsa da sonradan savaşlar ve çatışmalar sonucunda genişlemiştir. Kalenin ve surların yanı sıra kutsal bir alan ve sivil mahalleler vardı. Sarmizegetusa Regia'nın kutsal alanı en az 7 tapınak içerir: ikisi dairesel, diğer beşi kare planlıdır. Bunlar andezit sütunlar üzerine oturtularak inşa edilmişlerdir. Sütunların kalıntılarını göreceksin. Burada ayrıca büyük bir sunağın yanı sıra su toplama sistemleri ve su dağıtım ağı da vardı. Ayrıca arkeologlar el sanatları atölyelerinin yanı sıra dairesel veya çokgen konutların da varlığına dikkat çekiyor. Keşifler binlerce demir parçasını içeriyor: tarım aletlerinin yanı sıra ev eşyaları, dekoratif eşyalar ve mücevher eşyaları da. Kutsal alanları, su sistemleri, evleri, surları ve atölyeleriyle tüm bunlar Sarmizegetusa Regia’yı antik çağın en önemli kalıntılarından biri haline getiriyor. Burayı görmek istersen navigasyona giriş yaparken dikkatli ol. Çünkü Dacian Fortress’in kilometrelerce kare içinde başka kalıntıları da var ve oraya yönlendirebiliyor. Sarmizegetusa Regia diye özellikle yazıp yerin Oraştie dağları içindeki Gradiştea doğal parkı içinde olduğuna muhakkak emin ol. En iyisi aşağıya Google maps görüntüsü bırakayım ben. Yanlış yere gitmeni istemem çünkü Google maps, yanlış bir şekilde Dacian Fortress’in diğer kalesine veyahut da Sarmizegetusa isimli yerleşim yerine bile yönlendirse buranın fotolarını gösteriyor. Ben kendi çektiğim fotoları koyuyorum ancak daha detaylı görmek istersen 1,5 dakikalık bir video linkini de bırakıyorum.
Şunlara dikkat et:
Önemli: Yaz mevsimi bile olsa muhakkak yanına kalın bir şey al. Sıcak tutacak bir mont ya da polar.
Dacian'a gidersen uzun kollu bir tişört ve pantolon giy. Şortlara ve kısa kollu üstlere yüz verme. Bolca sinek var. Sen onlar için lezzetli bir yemeksin.
İpucu: Google haritalarda gitmek istediğin şehirleri ve bunların içindeki noktaları kaydettiğin bir liste oluştur. Hem navigasyonda faydalanırsın. Hem de gezerken bir şey atlamamış olursun.
Tüm bunları da kaydedilenler listesinde bulabilirsin. Ben kendime ayrıca bir Travel klasörü yapıp onun içinde topluyorum.
Sana yardımcı olacak kelimeler
Piata Meydan
Negru Siyah
Biserica Kilise
Turnul Kule
Casa Ev
Strada Cadde
Cale Yol
Oraş Şehir
Munte Dağ
Intrare Giriş
Ieşire Çıkış
Magazin Market
Comentarios